SURLARIN DİBİNDE FATİH’İN ECZANESİNDEN
Dünyanın içinde bir İstanbul, İstanbul’un içinde bir Fatih
‘İstanbul Fatih’in tarihi surları içinde doğal bir sağlık eczanesi olduğunu biliyor muyduk.?’
Araştırmacı yazar Nuray Karpuzcu; Tarihi Yarımada’da yer alan Bizans surları diplerinde tam da bu günlerde doğal bağışıklığımıza destek olan birçok bitkinin gizlendiğini gördüğümde içimi bir sevinç kaplayınca bu yazıyı yazmak istedim.
“Surların başından Eyüp Sultan Hz’ni seyreden rezene, Merkezefendi ’ ye göz kırpan ballıbaba, Molla Gürani Hz’leri ile güneşlenen ebegümeci, Mehmet Emin Tokadi Hz’lerine doğru esinlenen Isırganotu, Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbedarı Ahmed Amiş Efendiye baş eğmiş halde bekleyen sinirliot, tüm İstanbul’un eteklerine yapışan yoğurt otu, Peygamber Efendimiz(sav)’ın her bir yaprağında cennetten bir damla vardır deyip övgüsüne mazhar olan Hindiba bitkisi Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii gölgesinde kendini bilenlere şifa vermeye devam etmektedir. Bu bitkiler bu gün hak ettiği itibarı görmemiş olsalar ’da binlerce yıldır geleneksel tıpta kullanılmışlardır.”
Rezene: İbn-i Sina göz hastalıkları ile ilgili kitaplarında bu bitkinin temizleyici, eritici ve çözücü özelliği olduğunu yazmıştı. Ayrıca bitkinin öksürük, gaz giderici, süt arttırıcı, sindirim düzenleyici etkileri olduğu bilinmektedir.
Ballıbaba: Rahim iltihaplarında, rahim kanamalarında, prostat hastalıklarında, boğaz ağrılarında, zatürre ve adet dönemi ağrılarında, merhemi ise yanıklarda çok faydalı olduğu bilinmektedir.
Ebegümeci: Gerçek bir vitamin ve protein deposu olan bir bitkidir. Ağrı kesici, bağışıklık sistemi güçlendirir, solunum yollarını temizler, balgamı yok eder, yaralar ve böcek ısırmalarına faydalıdır, uyku problemlerini azaltır, kabızlığı yok eder ve yaşlanma karşıtı bir bitkidir.
Isırganotu: Vücuttaki toksinleri temizler, lenf sistemini uyarır, ödem atar, alerjik reaksiyonları önler, eklem ağrılarını hafifletir, kemikleri güçlendirir, prostat kanserini önler ve cildi güzelleştirir.
Sinirliot: Mantar ve cilt hastalıklarına iyi gelir, yara iyileştirir, toksin ve ödem atar, göğüs ağrılarını hafifletir, sivilceleri yok eder, vücutta iltihaplanmayı azaltır, karaciğer yağlanmasına fayda sağlar.
Yoğurtotu: Yaşlanma karşıtı olan ve antioksidan özelliği olan bir bitkidir, hormonal sisteme fayda sağlar, boğaz ağrılarına ve ağız yaralarına faydalıdır, ödem atar ve böbrekleri temizler.
Hindiba: Karaciğeri ve kanı temizler, kan değerlerini yükseltir, kalbi güçlendirir, bağırsak ve bağırsak florasını güçlendirir, idrar söktürür ve ağrı kesici özelliği vardır.
Lokman Hekim Hazretlerinin ’’Allah her hastalık için bir bitki yaratmıştır.’’ sözü çok kıymetlidir. Cihan imparatoru Fatih Sultan Mehmet Han’ın gönül dostu Akşemseddin Hz’leri Avrupa’da mikroptan ilk kez bahsedilirken, İtalyan Dr.Girolama Fracastoro’ dan 100 yıl önce, Fransız kimyacı ve biyoloji bilgini Louis Pasteur’dan 450 yıl önce mikrobu tanımlamıştı.
Şeyh Edebali ‘’ İnsanı yaşat ki devlet yaşasın der’’ bu sözün arkasında’’ doğayı yaşatmakta’’ gizlidir.
Kanuni Sultan Süleyman Han’ın hasta yatağında söylediği söz olarak bilinen; ‘’Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi ‘’ sözünde ise dinimizde sağlığa verilen önemede vurgu yapılmıştır.
Mehmet Akif Ersoy ise;‘’Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı’’ der.
Sularımız, ata tohumlarımız ve bu Hudayinabit bitkilerimiz milli servetimizdir. Sahip çıkmak ise boynumuzun borcudur.
Aslen Kahramanmaraş ilimizin Göksun ilçesinden olan Araştırmacı yazar Nuray Karpuzcu İstanbul ili Tarihi Yarımadası Fatih ilçesinde ofisinde geleneksel tıp üzerine araştırmalar yapmakta, eserlerini yazmaktadır. Araştırmacı yazar Nuray Karpuzcu’yla sosyal medya adresi https://www.instagram.com/nuraykarpuzcu üzerinden iletişim kurabilirsiniz.