Sert iklimi, dağlık coğrafyası ve olumsuz hava koşullarıyla Türkiye’nin en zorlu yerleşim yerlerinden biri olan Göksun, 6 Şubat depremlerinin yaralarını Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın ile hızlı bir şekilde sarıyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve tarihe Asrın Felaketi olarak geçen 6 Şubat depremleri, ülkemizde 11 ili etkilerken; Mısır, Lübnan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Suriye ve Irak’ta da güçlü bir şekilde hissedildi. Arka arkaya yaşanan iki büyük depremin şiddeti, etkilediği bölge ve onbinlerce artçıyla dünyada örneği görülmeyen felaket, onbinlerce canı da aramızdan aldı. 6 Şubat depremlerinden Kahramanmaraş’ta bazı ilçeleri çok fazla etkilerken bazılarında ise hiç can kaybı olmaması üzüntüleri hafifletti. Ancak Göksun, depremin en az etkilediği ilçelerden biri olurken; coğrafyası ve iklimi nedeniyle depremden de en çok etkilenen ilçe oldu. Saat 04.17’de meydana gelen ilk depremi ucuz atlatan ilçede, merkez üssü Elbistan olan ve saat 13.20 sıralarında meydana gelen depremde yaklaşık 170 kişi hayatını kaybetti. Göksun dışında yaşayan Göksunlular ile bu sayı 230’u buldu. 6 Şubat’a korku ve panik içinde uyanan Göksunlular, Göksun Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın’ın serinkanlı, pratik ve rasyonel yaklaşımı, organizasyon kabiliyeti, profesyonel tutumu ve yerel yönetimlerle uyumu sayesinde ilçede hızlı bir kriz yönetim süreci başladı. 04.17’de meydana gelen depremle dışarı çıkan Aydın, 8 dakika içinde belediyeye gelerek kriz yönetimini başlattı. Göksun İlçe Kaymakamı Mustafa Caner Culukar ile hızlı bir koordinasyon sağlayan Başkan Aydın, belediye binasında kriz masası oluşturarak, belediyenin imar ekiplerini, hasar gören binaları tespit ederek vatandaşların hasarlı binalardan tahliyesi için görevlendirdi. Göksun’da olumsuz bir durum yaşanmadığının anlaşılmasıyla belediye itfaiye ekiplerini Kahramanmaraş’a yardıma gönderen Başkan Aydın, saat 13.20 sıralarında meydana gelen ikinci büyük depremle enkaz altında kalan vatandaşların imdadına koştu. Gerek belediye gerekse özel şirketlerin iş makinelerini kapalı olan kırsal mahallelerin yollarının açılması, enkazların kaldırılması ve büyük hasar alan mahallelere yardımların ulaştırılması için seferber eden Başkan Aydın, yaralıların Kayseri ve çevre illere sevkinde de önemli rol üstlendi. Koordinasyon merkezi ile enkazlar arasında mekik dokuyan Aydın, bir taraftan imam imkanı olmayan kırsal bölgelerde hayatını kaybeden vatandaşların cenaze namazlarını kıldırırken bir taraftan da enkazdan çıkartılan 4 bin küçükbaş, 400 de büyükbaş hayvan için mezarlık alanları oluşturarak defin işlemlerini üstlendi. Depremin ikinci günü ilçeye ulaşan devlet ve özel yardımların vatandaşlara ulaşımında önemli görevlerde bulunan Aydın, ekibiyle beraber kriz yönetim merkezinin de yol göstericisi oldu.

6 Şubat depremlerinden sonra ilçeden hiç ayrılmadan sürekli vatandaşların yardımına koşan Başkan Aydın, Göksun’da hayatın bir an önce normalleşmesi için büyük mücadeleler verdi.

6 Şubat depremlerinin Göksun’a etkisi, deprem sonrası gelişmeler ve normalleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Göksun Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın’ın açıklamasından satır başları şöyle:

“KENDİ ÇOLUK ÇOCUĞUMUZA, BAŞINIZIN ÇARESİNE BAKIN, DEDİK”

6 Şubat’ta Göksun’da saat 04.17’de hep beraber depremle uyandık malum. Çok tarifi imkânsız bir duygu yaşadık. Anında herkes dışarıya fırladı, dışarıda yoğun bir kar yağışı, ağır bir hava ve çok ciddi bir panik havası oluştu. İnsanlarda hiç böyle bir şey görülmemişti. Herkes ne yapacağını bilemez bir durumdaydı. Tabii yerel yönetici olarak benim yapmam gerekenin bir an önce belediyeye intikal etmek ve kriz merkezi oluşturarak arkadaşlarla bir planlama yapmam gerekiyordu. Biz, kendi çoluk çocuğumuza, başınızın çaresine bakın diyerek kriz merkezi oluşturmak için kolları sıvadık. Bizim güvenlik görevlisinin söylediğine göre 8’inci dakikada ben belediyede olmuşum. Ben kendimi belediyeye bıraktırdım. İşte 15’inci dakikada Kaymakam Beyi aradığımda, Kaymakam Bey hükümet konağında olduğunu söyledi. Ben hükümet konağının çok güvenli olmayacağını düşünerek Kaymakam Bey’e; belediye binamızın yeni yapıldığı için sağlam ve daha güvenli olacağını, uygun görmesi halinde kriz merkezini belediye binasında oluşturmayı teklif ettim. Kaymakam Bey’in de oluruyla Belediye binamızda kriz merkezi oluşturduk. Kısa sürede birim amirlerimizi toparlamaya çalıştık. Herkesin ailesi, çoluk çocuğu perişan bir durumda olduğu için onlarla ilgilenme durumunda kaldılar. Ama kısa sürede toparlandık. Bütün mahallelerimizi aradık. Mahallelerden olumsuz bir haber almadık. İmar ekibine merkezdeki binaları dolaşmaları ve varsa sıkıntılı binaları boşaltmaları talimatını verdim. Ekiplerimiz mahallerimizi gezdi ve hasar alan binaların boşaltılmasını sağladı. Bizde herhangi bir sıkıntı olmadığını öğrendikten sonra Kahramanmaraş’a yardım için hazırlık yapıyor idik.

“YARALILARIMIZIN BİR AN ÖNCE MÜDAHALEYE İHTİYACI VARDI”

Biz, kriz merkezinde kriz yönetimi oluştururken, bir taraftan planlama yaparken, bir taraftan bizim buradaki itfaiyeyi Kahramanmaraş’a gönderdik. İşte 13.20 depremine belediyede yakalandık. Çok ciddi bir sarsıntı yaşadık. Sanki yerin altından bir kaynama var gibi yeryüzüyle beraber bina da dalgalandı. Hemen binayı boşalttık. Fakat hemen yakınımızda bir toz bulutunun oluştuğunu gördük, baktık ki binanın biri yıkılıyor. Yakınımızda olup da ilk yıkılan binalardan birisiydi. Allah’a şükür yıkılmadan yaklaşık 20-25 dakika önce bizim ekip, bu binanın yıkılabileceği endişesiyle oraya kimsenin girmemesini istemiş ve binayı boşaltmışlar. Bu binada can kaybımız olmadı; ama yakınımızda yıkılan diğer 3 binada ölümlü sonuçlar alındı. Enkaz altında kalan insanlar oldu. Öğleden sonra Ericek tarafında çok ciddi sıkıntıların olduğunu öğrendik. Depremin büyük hasar verdiğini öğrendik. Hastaneye koştuk. Tabii yaralılar geliyordu. Hastaneye gittiğimizde çok farklı yerlerden insanların geldiğini gördük. Yaralılarımızın bir an önce müdahaleye ihtiyacı vardı ve yaralılarımızı Kahramanmaraş tarafına gönderme şansımız yoktu. O gün içerisinde geceden sabaha yakınına kadar 355 hastayı Kayseri tarafına farklı araçlarla gönderdik. Tabii tüm yaralılarımız için ambulans bulma imkanı olmadı ama özel araçlarla, minibüslerle bulduğumuz bütün araçlarla bu hemşehrilerimizi gönderdik. Diğer taraftan artçılar devam ediyor, sağlık görevlilerimiz de yaralılarımız da sağlık görevlilerimiz de hastaneyi kullanmakta tedirginlik yaşıyor. Baktık hastanede bu işler yapılamıyor, çadır kuruldu. İki çadırın içerisinde ilk yardım ve ilk tedavi uygulamaları yapıldı.

“EKSİ 27 DERECE HAVA ŞARTLARINDA ARAÇLAR YOLLARDA BUZDAN KAYIYORDU”

Bu süreçte tüm gücümüz ve imkanlarımızla saha çalışmalarımıza yoğunluk verdik. Kayseri Şeker yardım ekibi geldi, Ericek bölgesine yönlendirdik. Bir taraftan buradaki merkezdeki göçük altında kalanları çıkarma gayretleri ve çalışmaları devam etti. Bulduğumuz makinelerin tamamını ulaşıma kapanan yollarımızı açmak ve göçükleri temizleme çalışmalarına başladık. O gün sabah yakınına kadar hastane ve göçük binalar arasında koşturmaca yaşadık. İkinci günün sabahında devletimizin yardımları ulaştı, milletimizin yardımları ulaştı. Çadır dağıtımına başladık. Ericek tarafında kayıplarımızın olduğunu zaten biliyorduk ki kar ve tipi yardım ekiplerinin bölgeye ulaşmasını geciktirdi. Eksi 27 derece hava şartlarında araçlar yollarda buzdan kayıyordu. Sonuç itibariyle bölgeye ulaştık. Ericek dahil 4’üncü güne kadar göçük altında insanımız kalmadı. Ve Ericek Mahallemiz adeta yerle bir olmuş gibiydi. 85 canımızı orda kaybettik. Yine Ericek’ten üç kilometre ileride aynı fay kırığının üzerinde Karadut Mahallemizin Bahçe Ovası’nda 30’a yakın bir can kaybı orada oldu. Yine ondan bir üç kilometre ileride Karadut’un Köy Obası’nda 20’nin üzerinde cenazemiz vardı. Bunları biz tespitten sonra savcılığımız gerekli çalışmaları yaptı, zannediyorum 4’üncü gündü, bitti. Ve cenazeleri kaldırma işlemlerini başlattık. 85 canımızı Ericek Mahallesi’nde hem vatandaşlarımızın yardımıyla hem de kamu görevlilerin yardımıyla defnettik. Ve bizler oradaydık. Ama tabii depremin ilk saatinden itibaren biz hep ilçemizde olduk, olmaya da devam ettik; ama tabii insanlar bizi her yerde görme arzusu içerisinde olduğu için orada bir yoğunluk vardı.

“BİZ BURADA KALIP MÜCADELEYE DEVAM ETTİK”

Yaklaşık biz bir ay o bölgeye gittik geldik. Düşünün eksi 20’lerin üzerindeki hava şartlarında siz 50-55 kilometre hat üzerinde ring yapıyorsunuz. Her gün oraya gidip geliyorsunuz. Oradaki ihtiyaçları karşılamaya gayret ediyorsunuz. Devletin yardımlarını götürüyorsunuz. Diğer özel gelen yardımları koordine etmeye gayret ediyorsunuz. Bir taraftan elektrik, su sıkıntılarının olduğu, bu sorunların ortadan kaldırılmaya çalışıldığı koordinasyon kurulu 2’nci gün öğleden sonra tam manasıyla bölgeye hakim oldu. İlk günü biraz panik falan oldu ama ondan sonrasında biz o bölgeyi kontrol altına aldık. Gittik, geldik. Hatta Ericek’teki cenazelerin defninden sonra Karadut Köy Obası’na gittim. İşte orada hayatını kaybeden 20’nin üzerindeki vatandaşımızın mezarlarını kazdırdık, cenaze namazlarını kıldırmak da bize nasip oldu. O anda orada hocamız yoktu. Süreç çok üzücü. Birçok ülkeden daha geniş bir coğrafyada vuku bulan bu 500 yüz yılın felaketinden sonra bu bölgelerde yaşayan insanların Türkiye’nin muhtelif yerlerinde misafir edilmesi ve ağırlanması kapsamında bizim Göksun’daki hemşerilerimizin de büyük bir bölümünün gitmiş olduğunu gördük. Biz burada kalıp mücadeleye devam ettik.

“6 FARKLI NOKTADA ÇADIR KENTLER OLUŞTURDUK”

Bizim ilk andan itibaren toplanma bölgelerimiz vardı. Bunun başında bizim çelikten yapıp geçen yıl itibariyle yapıp faaliyete geçirdiğimiz 6 bin 100 metre kare kapalı alana sahip, kapalı pazar yeri bizim toplanma bölgemizdi. Buraya toplam 7 bin 500 çadır kuruldu. 6 farklı noktada çadır kentler oluşturduk. Bunların bütün ihtiyaçları koordinasyon tarafından koordine edilerek giderilmeye çalışıldı. Gıda, giyinme ve diğer gereksinimleri karşılandı. Konteyner kente başlandı. Konteyner kent bitti. Arkasından konteyner kente insanlar yerleştirilme aşamasına geçti. Bu defa çadırları hafifletmeye başladık. Bir taraftan da aileler geri yuvalarına dönmeye başladılar. Hasarsız ve az hasarlı binalarda oturmaya başladılar.

Göksun’da Hafta Sonu Nöbetçi Eczaneler/23-24 Aralık 2024

“176 FARKLI YERLEŞİM ALANINDA CİDDİ MANADA DEPREM HASARI GÖRDÜK”

6 Şubat depremlerinde bizim şanssızlığımız şu oldu: Her ne kadar depremden az etkilenen bir ilçe olarak gözüktüysek de yapı stokumuzun büyük bir bölümü göçtü. Coğrafyanın her tarafında hasar oluştu. Yani sadece şehir merkezinde değil bin 940 kilometre kare içerisinde 73 mahalle ve 103 mezranın bulunduğu 176 farklı yerleşim alanında biz ciddi manada deprem hasarı gördük ki 9 bin 500 bağımsız bölüm, bundan çok ciddi manada ağır hasar aldı. Hasar durumu değişenler oldu, onları da hesaba katınca sonuç itibariyle 5 binin üzerinde bir konutun yapılması söz konusu oldu. Şu anda ise bir taraftan ağır hasar gören binaların yıkımı devam ediyor. Bir taraftan ihaleler yapıldı, toplu konutların, kırsal konutların yapımı devam ediyor.

“KALICI KONUTLARIN KASIM AYINA YETİŞMESİNİ TAHMİN EDİYORUZ!”

İlçe merkezinde çok ciddi bir hummalı çalışma var. TOKİ tarafından yapımı bugün süratle devam eden bin 105 konutun ihalesi yapılarak büyük bir bölümünün yapıldığını görüyoruz. Yedinci katların tabliyeleri atıldı ki inşallah biz Kasım ayı itibariyle bitirileceğini tahmin ediyoruz. Çalışan kardeşlerimize ve firmalara da bu konuda kolaylıklar diliyoruz. Tabii bizim mevsim olarak yazımız az. İnşaat yapılabilir süre az olduğu için şu anda elimizden geldiği kadar firmaların işini kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bölgede beton santrallerinin gece gündüz demeden çalışmalarını sağlamak için altyapı hazırlıyoruz. 5 bölgeye ayrılarak ihalesi yapılmış, süratle ağır hasarlı konutların şu anda yıkımı devam ediyor. Bir taraftan da birkaç firma tarafından ihalesi alınmış. Birkaç bölgede kırsal konutlar devam ediyor. İşte birisi Korkmaz bölgesinde, 310 konut Ericek dahil o bölgede bir firmamız çalışıyor. Yine bir firmamız Kavşut Vadisi’nden tutun Büyük Kızılcık, Afşin sınırına kadar olan mahallelerimizin tamamında 801 konutun yapımını sürdürüyor. Kayseri yolu üzerindeki yedi güzergahımız var. Böyle köy ve mahalle gruplarının üzerinde bulunduğu hattımız var. Bu grup yolları üzerinde bulunan mahallelerin ihaleleri yapıldı. Birkaç tane yer tespitiyle ilgili sıkıntıların olduğu yerler vardı. Bunların da sorunlarını çözdük. Tabii Çevre Bakanlığı kırsaldaki konutları yapıyor. AFAD merkezdeki konutları TOKİ vasıtasıyla yapıyor. İhalelerimiz aşağı yukarı bitmiş durumda birkaç nokta var.

“6 ŞUBAT’TAN BUGÜNE KADAR YAKLAŞIK 35 BİN ARTÇI MEYDANA GELDİ”

Bir taraftan normalleşmeye dönmemiz gerekiyor. Pazar yerlerimizi açtık. Hayvan Borsamız, derken sonunda Meyve Pazarımızı da açtık. Oradaki çadırları kaldırdık. Vatandaşlarımız, hasarsız ve az hasarlı konutuna girip oturduğu zaman parklarda ve yollarda bulunan çadırları da yavaş yavaş kaldıracağız. İlçede normalleşme süratle devam ederken bir taraftan da insanların psikolojik olarak tekrar normal hayata dönmesi gerekiyor. Tabii şanssızlığımız şu: 6 Şubat depremlerinden bugüne kadar yaklaşık 35 bin artçı meydana geldi. Göksu’nun o anlamda bir farklılığı söz konusu oldu. Bu artçılar çok uzun sürdü. Hala devam ediyor, inşallah olmaz artık. 3 gün öncesine kadar 4.0’ın üzerinde artçıların olduğunu gördük. Bunun olması bizi nasıl etkiledi? Bunun olması bize şöyle bir olumsuzluk getirdi: Ramazan ayının ilk günü merkez üssü Göksun olan 5.3 büyüklüğünde deprem olmuştu. O gün de vatandaşlarımızın bir kısmı geri dönme arzusu içerisindeydi ve dönmüştü. O, 5.3’lük depremden sonra vatandaşlar bir daha irkildi ve ilçeden tekrar geldikleri yere döndü. Arkasından 4.6 ve 4.8’lik artçı depremler de yaşanınca ciddi manada bir endişe oluştu. Ki bu neyi getirdi? Bu durum beraberinde şunu getirdi. Ağır hasarlı konuta sahip olan insanla hafif hasarlı ve hasarsız konuta sahip olan insanın yaşam standartlarını eşitledi. Yani hepsi çadırda kalmak zorunda kaldı. Fark etmiyor ki evinize giremiyorsanız; hasarsız olsa bile bu 4.0’ın üzerindeki artçılar sizi hakikaten ciddi manada etkiliyor. Dolayısıyla Göksun’da yaşayan herkes ne oldu? Ağır hasarlı bina, konut muhatabı gibi oldu. Ama bugünün itibariyle 4 günden beri büyük artçılar olmuyor. Takip ediyoruz bunu. Artık inşallah Göksun’umuzda normal hayata süratle dönmenin zamanı geldi.

“DEVLETİMİZLE, MİLLETİMİZLE, HÜKÜMETİMİZLE, CUMHURBAŞKANIMIZLA GURUR DUYUYORUM”

Hemşehrilerimize tabii buradan şunu söylemek mümkün: Ben hakikaten 37’nci yılımda kamu çalışanı olarak devletimizin bu kadar güçlü, bu kadar güzel hizmet veren, bu kadar dakik ve programlı, planlı hizmetlerini gördükçe çok ciddi mutlu oluyorum. Böyle bir 30 yıl öncesini veya 20 yıl öncesini düşündüğüm zaman da onur duyuyorum, gurur duyuyorum. Devletimizle, milletimizle, hükümetimizle, Cumhurbaşkanımızla ve üst yöneticilerimizle gurur duyuyorum. Çünkü bu öyle asrın felaketi falan diyoruz; ama kıyamet gibi bir şeydi. Bunun altından kalkmak çok kolay değildi. Belli bir süreden beri hızla bu depremin yaraları sarılmaya çalışılıyor. Biz de şimdi bundan sonraki süreçte iklim şartlarımızı da göz önünde bulundurarak Göksun’umuzda özellikle bir an önce vatandaşlarımızın kalıcı konutlara kavuşarak rahat etmesini sağlamak için elimizden gelen bütün gayreti sarf ediyoruz. Bu iş bizim birinci derecede görevimiz.

“NORMALLEŞME YOLUNDA, GEREKLİ ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜYORUZ”

Ben 6 Şubat’ta saat dört 04.17’de dışarı çıktığımda öğleye kadar personelimize çağrı yapmıştık. Sağ olsun arkadaşların bir kısmı çoluk çocuğunu başka yerlere göndermek suretiyle bu kervana dahil oldu. Bir kısmı kendi çocuklarını makine ikmalde ve işletme müdürlüğünün önünde özel araçlarında tutarak çalıştı. Başka sığınılacak yer yoktu. Hem gündüz göreve giderek gece de çocuklarıyla birlikte orada kalarak bu hizmetleri yaptılar. Ben buradan bu koordinasyonda görev alan başta Valilerimiz, Kaymakamlarımız, Vali Yardımcılarımız, kurum amirlerimiz, sivil inisiyatif ve gönüllüler, gönüllüler de çok ciddi katkı sağladılar, belediye personelim olmak kaydıyla tüm çalışanlara, destek verenlere buradan şükranlarımı arz ediyorum ve minnetlerimi ifade ediyorum. Hakikaten birlik olma gününde birlik olduğumuzu hep beraber gördük. Görmeye de devam ediyoruz. İnşallah biz 120 personel, 38 makineyle 04.17’den itibaren bu depremin getirdiklerini geri göndermeye ve olumsuzlukları ortadan kaldırmaya, normalleşme yolunda, gerekli çalışmaları sürdürüyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçte de devam edeceğiz. Vatandaşlarımız, tedirgin olmasınlar. Allah’ın izniyle devletimiz güçlü. Bizler onların hizmetinde ve emirlerindeyiz. Bütün imkanlarımızı kullanarak inşallah hızlı bir şekilde normalleşip yeniden normal hayata devam ederiz. Rabb’imden de deprem vesilesiyle veya başka vesilelerle hayatını kaybeden hemşerilerimize rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yakınlarını kaybedenlere de baş sağlığı diliyorum. Rabb’imden sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Kaderimizde ne varsa o başımıza gelecek; ama biz tedbir almakla, görevimizi iyi yapmakla mükellefiz. Bu mükellefiyetimizi de hem resmi anlamda hem insani hem İslami anlamda bunu yerine getirirsek daha faydalı olacağımızı düşünüyorum. Rabb’im hepimize yardımcı olsun, bir daha böyle bir felaketlerle karşılaştırmasın.

*MARAŞ ANA HABER